6 Nisan 2014 Pazar

KÜLTÜREL YOZLAŞMA


                                             
                                                         NİÇİN SOSYAL PROJE
                                                

 Sosyal projeler birey ya da grup olarak  sosyal, kültürel, ekonomik ve çevresel konulara yönelik etik ve duyarlı davranışlardır. Sosyal projede toplumsal fayda esastır. Bu davranış biçimi bireyin kendisinden ziyade içinde bulunduğu grup, daha geniş topluluklar dolayısı ile tüm insanlığa yönelik iyilik yapma; fayda sağlama yada kavramın kendisi gibi sorumlu olma hareketidir.Sosyal sorumluluk birey ya da organizasyonlar tarafından gerçekleştirilir.  Sosyal proje faaliyetleri kar amacı gütmeyen çalışmalardır. 
Sosyal projelerle  kültür, hayırseverlik, empati , fedakarlık, vb. konularda çok faydalı olunabileceğini düşünmekteyim.




                                               KÜLTÜREL YOZLAŞMA NEDİR?


   Kültürel yozlaşma, toplumların kendi kültürlerini unutmaya başlaması olayıdır. Kendi kültürlerini unuturken, yabancı kültürler yerleşmeye çalışmaktadır. Yabancı kültürler, mikrop gibidir. Bir defa insan vücuduna girdi mi, hızla yayılırlar. Kısa sürede tüm vücudu esir alırlar.
Kültürsüzleşme  bir toplumun, diğer bir kültürle ilişkisi sonucu, kendi kültürünü değiştirmesi; hatta bütünüyle kaybetmesi olayıdır. Azgelişmiş ülkelerin şehir ekonomileri, hayat biçimleri bakımından, ülkenin geri kalan kısmına yabancıdırlar. Batılılar, film, reklamcılık, eğitim ve yabancıların varlığı yoluyla; şehir halkı üzerinde, hakimiyet kurarlar. Az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde şehirler, geniş ölçüde kültürsüzleşmiş bir toplumdur.  Kırsal kesimler nisbeten korunabilmişlerdir.
Sömürgeci ülkeler, sömürdükleri  yerli halkın, kültürlerini de sömürmüşler, kendi kültürlerini yerleştirmişlerdir. Bugün dünya Avrupa kültürünün ezici baskısı altındadır. Bu baskının hızı, gelişmişlik düzeyine göre değişir. Geri kalmış ülkelerde bu baskıya direnen bazı yerel kültürler vardır. Ancak onlarda yavaş yavaş etkilenmektedir.
Metropollerde yaşayan halk, sömürgeci halka benzemesi amacıyla, eski anlayış ve kuruluşlara, yeni bir biçim vermeye çalışırlar. Ama yerlileri, aşağı bir düzeyde tutarak, tam bir benzerlikten kaçınırlar. Bu politika, iki temel düşünce üzerine kurulmuştur. Bunlara göre göre; Birincisi, hiçbir insan için, bir Avrupalıya benzemekten daha güzel bir şey olamayacağı için; Afrika, Asya ve Latin Amerika halkına, Batı Uygarlığı aktarılmalıdır. İkincisi ise, hiçbir uygarlık Avrupa uygarlığından üstün değildir. Bu arada yerlinin daima aşağılık bir varlık olduğuna, hiçbir zaman düzelmeyeceğine inanılmaktadır. Bu görüşler tüm dünyayı kasıp kavurmaktadır.
Toplum bir başka topluma benzemeye çalıştı mı, kısa sürede kendini kaybeder. Bu nedenle tüm dinler, kültürler yozlaşmaya ve kültürsüzleşmeye karşı savaş açmışlardır. En büyük savaşı, İslam dini açmıştır. Müslümanın kendi kültürü olduğunu, sık sık hatırlatır. Başkalarına benzememesi gerektiği vurgulanmıştır. Hatta çoğu eylemlerde, Yahudilere, Hıristiyanlara ve Mecusilere benzemeyin. Onların örf ve adetlerini adetlerini benimsemeyin. Eğer benimserseniz, onlar gibi olursunuz, diye ikazlarda oldukça fazladır. Aynı durum, Musevilerde veya Hıristiyanlarda da vardır.
Milletler arasında savaş, sadece okla ve yayla ya da topla tüfekle olmaz.. Gerçek savaş kültürel savaştır. Kültürel savaşta bir toplum yenildi mi, bir daha iflah olmaz. Bu nedenle, kültürü sağlam tutmak, kültürel yozlaşmaya meydan vermemek ve kültürsüzleşmemek, toplumların en büyük görevidir. Kalkınmak, kendi kültürünü kaybetmeden olmalıdır. Bu konuda en fazla direnen ülke, Japonya oluştur. Japonya kendi kültürünü hep ön planda tutmuş, Batı kültüründen etkilenmeye çalışmıştır.
Türkiye, kültür savaşında tamamen kaybetmiştir. Yeni yeni kendi kültürünü hatırlamalar görülmektedir. Ancak bunlar çok cılız kalmaktadır. Başkasının kültürü ile kalkınma olmaz. Kalkınma ancak öz kültürüne sahip çıkmakla olur. Bu da öncelikle kendi kültürünü araştırmak ve öğrenmekle olur. Türkiye, öncelikle geçmişini hatırlamalı ve geçmişindeki kültürünü yeniden canlandırmalıdır.
 Ülkeler, kendi kültürlerini canlandırmakla hayata tutunurlar. Türk gençliği olarak tüm mesele, geçmişteki atalarının kurdukları Yüce Medeniyetleri  hatırlayabilmektir.











kültürel yozlaşmanın topluma yansıması:

































kültürel yozlaşma  aileye etkisinin dizi örnekleri:


aşk ı memnu, 
                                                                                   kurtlar vadisi,




                                                                          


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder